play_arrow

Yeni-Platonculuk

Yeni-Platonculuk ve Plotinos Giriş-2/2

Bilal A. Ekim 25, 2019 692


Background
share close

İçimdeki Tanrısal olanın evrendeki tanrısal olana geri dönmesinden önce seni görmeyi bekliyordum…

Plotinos (Ölmeden önce karısına)

YENİ-PLATONCULUK (DEVAM)

PLOTİNOS FELSEFESİNİN KAYNAKLARI

GEÇ DÖNEM PLATONCULAR
  • SORU: Platon akademisinin nasıl farklı süreçlere girdiğini geçtiğimiz septikler serisinde görmüştük. Yeni-Platoncu olan Plotinos’un Platon felsefesinden etkilenmiş olduğu biliyoruz ama daha çok hangi dönemden etkilenmiştir? İlk dönem klasik Platonculuğu mu, ikinci dönem Akademi Septikliğimi mi yoksa Aristoteles, Stoa ve Yeni-Pythagorasçı felsefeden etkilenerek eklektik bir yapıya büründüğü Son dönem mi?
  • CEVAP: Plotinos son dönem akademik olan Ammonius Saccas’ın öğrencisidir. Haliyle bu bilgi bile onun son dönemden daha çok etkileneceğini bizi ikna etmek için yeterli olabilir. Bunun yanında son akademik dönemin öne çıkan filozofları Yahudi (İskenderiyeli) Philon, Plutarkhos, Albinus, Apuleius, Atticus, Celsus ve Surlu Maximus ‘un felsefelerini incelediğimizde Plotinos felsefesi ile ortak noktalarını görmek mümkün.
  • Philon Eski Ahit ile Yunan felsefesini uzlaştırmaya çalışmış bir filozoftu. Ona göre Yahudi kutsal kitabı ile Yunan felsefesi aslında aynı şeyleri söyler. Yeni-Pyhtagoasçı Numenius’un Platon’u “Yunanca konuşan bir Musa” olduğunu söylemesi gibi ona göre ilk filozof aslında Musa’dır ve Platon başta olmak üzere tüm filozofların onun öğrencisidir.
  • SORU: Günümüzde de kutsal metinlerden bilimsel hakikat çıkarıldığı gibi Philon’un da kutsal metin ile felsefi hakikatleri karşılaştırarak tezini ispatlamaya çalışacağını tahmin etmek zor değil. Yine de en azından bunu yaparken vahiy ve din arasında bir hiyerarşi oluşturuyor, birini diğerine üstün görüyor mu merak etmiyor değilim!
  • CEVAP: Ona göre musa’nın Yasası ile Yunan felsefesinin doğrularının bir ve aynı kaynağa yani tanrıya dayanıyor. Tanrının Musa’nın ağzından konuşması ile insanın tanrısal akıl ile akletmesi arasında da benzerlik söz konusudur. Yani ikisini eşit görüyor diyebiliriz. Bu yöntemi daha sonra Hıristiyanlar (Augustinus) ve Müslümanlar da (Farabi) kullanacaktır.
  • SORU: Peki Plotinos, Philon’un hangi düşüncelerinden etkileniyor?
  • CEVAP: Philon’a göre Tanrı saf, aşkın, kendine yeten, her şeyin üstündeki Bir’dir. Evren onun cömertliği sayesinde kaostan kozmosa dönüşmüştür. Fakat bu dönüşüm fiziksel bir yapma etme değil, evrene tanrısal logosun verilmesiyle, bir nevi evrenin kendi kendini düzene getirmesiyle gerçekleşmiştir. Duyusal evrenin, aşkın, akılsal olan evrenin kopyası olduğu, evrenin zaman içinde yaratıldığı ve ebedi olduğunu düşünür. Tanrı bir Akıl’dır. Tanrısal akıl “ideaların ideasıdır”, yaratılmamış Baba’nın yaratılmış ilk oğludur, ikinci tanrıdır, yaratılışın modeli ve aracısıdır.
  • SORU: Bu tanrının evren ile ilişkisi nasıldır peki? Platon’da tanrı evrenle ilgilenirken, Aristoteles’te evren hakkında bilgi sahibi bile olmazdı. Sonraki dönemlerde Helenistiklerde tanrısal inayetin varlığını görmeye başlamıştık. Philon’un Eski Ahiti benimsediği anlaşıldığına göre tanrısal inayeti savunacağını düşünebiliriz. Tanrısal inayet –muhtemelen- vardır ama nasıl cereyan eder?
  • CEVAP: Tanrı ile duyusal evren, insan arasında uçurum olduğu aşikar. Haliyle aracı bir “üçüncü kişiye” ihtiyaç duyulacak. Bunlar Yahudilerin melekler, Yunanlıların diamonlar dedikleri varlıklardır. (Farabi ve İbni Sina ise tanrı ile duyusal evren arasında yer alan On Akıl’ı (göksel cisimler) aracı kabul eder).
  • SORU: Tanrı hakkında aracılarla marifetiyle de olsa bilgi edinmek, onun inayetine mazhar olmak veya bir şekilde irtibat halinde olmanın bir amacı var mıdır?
  • CEVAP: Her şeyden önce onu bileceğiz de doğru yolda olalım. Bundan sonra ona benzemeye çalışarak ve en nihayetinde onu “görerek” mutluluğun zirvesine çıkacağız. “Görmek” ya da “tanrı tarafından görülmek” sırasında insan zihni tam bir sessizlik, sükunet ve huzur içinde bulunur, tanrının değişmez varlığını temaşa etmekten entelektüel bir sevinç duyulur. Bu göz kamaştırıcı görme zihinsel olarak gerçekleşir çünkü tanrı özü itibariyle bilinemezdir. Onun olduğunu bilebiliriz ama ne olduğunu söyleyemeyiz.
  • Bunun dışında Plutarkhos’un ruhun iki parçadan oluştuğu, iyi parçasının bize dışarıdan veya yukarıdan gelen bir varlık olduğu ve bu varlığın Akıl (Nous) olduğu görüşü benimsenir. Ruhumuzun bize ait olan parçası ölümlüyken Nous ölümsüzdür.
  • Tanrı, Akıl ve Ruh üçlemesi İzmirli Albinus ve Apuleius’ta karşımıza çıkar. Evren, Akıl’ın (Nous) Tanrı’nın düşüncelerini düşünmesi sonucu meydana gelmiştir. Artık bu tanrıda Platon’un idealarının ve Aristoteles’in kendi kendini düşünen tanrısı bir araya gelmiştir.
  • Albinus’un evrenin zamanında yaratılmamış olduğu düşüncesi de Plotinos’ta kendine yer bulacaktır.
  • Artık iyice eklektik yapıya bürünmüş son dönem Platonculuğun çeşitli öğelerinin seçilmeye başlandığını görüyoruz burada. Mesela Maximus; Stoacılarda gördüğümüz iyinin varlığının zorunlu olduğu görüşü ve şairlerin efsaneleri (mitler) ile filozofların düşünceleri arasında kurduğu benzerlikleri, Philon gibi değerlendirerek, aynı gerçekleri anlattığını belirtmesi gibi yorumlardan da etkilenir Plotinos. Eğitim görmemiş sokak filozoflarının (şairler) düşünceleri ile kurulan benzerlik Farabi’de halk felsefesi, bir çeşit popüler felsefe olarak yorumlanacak. (Günümüzde de bu “yorum” çok farklı değildir; türkücüler filozof oluyor)
  • Plotinos’un hocası Ammonius Saccas’a da değinelim. Plotinos İskenderiye’de birçok hocanın dersine katılıp aradığını bulamamış ve en son Saccas ile tanışmış ve “Aradığım adam buydu” demiş. Yanında 11 yıl kalmış. Onun ezoterik düşüncelerinden etkilenmiş, İranlı ve Hintli düşünürlerle tanışmak için doğuya düzenlene seferlere katılmış. Bunun dışında kendisi hakkında çok bilgimiz olmaması ile beraber bildiklerimiz dönemin diğer Platoncu filozoflarından orijinal şeyler değildir.
GNOSTİKLER VE HIRİSTİYANLIK
  • Dönemin etkin dini hareketleri göz önüne alındığında Gnostikler ve Hıritisyan etkisinden bahsediyoruz.
  • Gnostiklik, İS 1.yy’da Suriye’de ortaya çıkmış, daha sonra bütün Doğu Akdeniz dünyasına ve Roma’ya yayılmış olan yarı-dinsel, yarı-felsefi bir düşünce hareketidir. İçinde farklı tezler ve mezhepler taşısalar da genel olarak çeşitli gizil (ezoterik) bilgilerin (gnosis) var olduğu ve bu bilginin insanaları kurtuluşa erdirdiği düşüncesi benimserler.
  • Gnostik düşüncesini özetlemek istersek Tanrı veya Baba olarak bilinen aşkın bir en yüce varlık, altında da kadın ve erkek olarak sıralanmış sayısız tinsel varlığın (Aeonlar) olduğu sıradışı bir metafizik anlayışları olduğunu söyleyerek buna başlayabiliriz. Bunlar tanrının bilinemez varlığının tezahürleridir ve Pleroma diye adlandırılan tanrısal varlıklar dünyasını oluştururlar. Bilgelik (sophia) veya Logos adındaki Aeon aşkın tanrıyı bilmek istemiş ve bu arzusu yarı tanrısal ancak bilgisiz olan Demiorgos’u ortaya çıkarmış. Tanrısal evreni taklit etmek isteyen dünyayı yaratmış ve bilgisizliği sebebiyle de kendini var olan tek tanrı sanmış. İşte duyusal dünya onun bu şuursuzluğunun eseridir, bu nedenle kötüdür. Dünyayı ve içinde bulunan insanları kurtaracak olan da bir diğer Aeon olan İsa-Mesih’tir.
  • İnsan kendine yabancı ve düşman bir dünyada yaşar. Ruh buradaki empirik deneyime yönelik bilinçtir. Akıl (veya Tin-Spirit) ise tanrısal dünyaya yönelik bilincidir. Gnosis, bilgi ya da irfan insanı, insan aklını doğanın (bu dünyanın) yasasının dışına çıkaracak ve gerçek benliğine (tanrısal evrene) ulaştıracaktır. Bu ne felsefi ne de dini bilgidir; bu kendilerine özel olarak bir çağrı, bir tür sezgi biçiminde almış oldukları kozmos-üstü bir vahiydir.
  • SORU: Plotinos bu mitsel düşüncelere, metafiziğe ve epistemolojik anlayışa katılıyor ve felsefesine mi katıyor?
  • CEVAP: O bu düşünceleri reddeder. Onların düşüncesinin deyim yerindeyse aksini savunarak felsefesini tanıtlar. Platon vahiy aldığı ya da esrarlı bir ilhama dayandığı için değil, sürmüş olduğu yüksek ahlaki hayat ve akılcı yöntemi sayesinde bilge olarak değerlendirilir. Onun geleneğiyle akıl çatışmaz; Gnostikler gibi akıl dışı, sahtekar değildir. Evet, onun felsefesi ile Gnostiklerin bazı düşünceleri örtüşür ama bunun nedeni Gnostiklerin Platon felsefesini takip etmiş olmalıdır.
  • SORU: Ne gibi benzerlikler?
  • CEVAP: Varlığın en üstünde bir tanrı bulunması, duyusal dünya ile tinsel dünya arasında kategorik ayrım yapılması, duyusal dünyanın tinsel dünyanın taklidi olması, ruh ve aklın ayrılması ve tanrnın bilgisine mistik bir sezgi ile ulaşılması düşünceleri konusunda örtüşür ama Plotinos’un savunduğu gibi bunların Platon’dan etkilenmeleri de pek olası. Zaten Gnostiklerin iddiası Gnostik kaynakların Platon’dan önceye dayanmasıdır.
  • SORU: Peki Hıristiyanlık? Plotinos’un yaşadığı dönemde Hıristiyanlık epey güç kazanmış bir inanç haline gelmişti. Onun da Roma veya İskenderiye’de Hıristiyan din adamları ve düşünürlerle ilişkide olduğunu düşünmek yerinde olabilir. Dolayısıyla onlardan da etkilendiğini varsayabilir miyiz?
  • CEVAP: Maalesef onun eserlerinde Hıristiyanlıkla ilgili yorum ve eleştirilere rastlamıyoruz. Fakat öğrencisi Porfirios’a Hıristiyanlıkla ilgili bir kitap yazdırdığını biliyoruz. Dolayısıyla Porfirios’un eleştirilerine belirli bir oranda katıldığını düşünmek çok yanlış olmaz.
  • Yunan felsefesi ile Hıristiyanlık arasındaki polemik önce Celsus’un Hıristiyanlığa karşı polemik eserliyle başlar. Sonra Porfirios bir eser yazar ve bu polemik Proclos’un kalemiyle de devam eder. Polemikler üç ana konu etrafında gerçekleşiyordu. Bunlar akılla iman ilişkileri meselesi, İsa ve mucizeleri ve nihayet bazı felsefi tezler.
  • SORU: Akıl ve iman ilişkisi meselesi hangisinin üstün olduğu tartışması mıdır?
  • CEVAP: Daha önce Galen tarafından da dile getirilen, Hıristiyanlığın rasyonalize edilemediği eleştirisi bizatihi Plotinos tarafından Gnostiklere yapılmıştı zaten. Bu eleştiri Hıristiyanları da kapsar. Dinin en büyük problemi de hep bu olmuştu zaten. Bilhassa Hıristiyanlıkta iman ile akıl uzlaştırılmayı çalışılmış ama imana öncelik verilmişti. Tertulianus’un “saçma olduğu için inanıyorum” lafzı da imanın nasıl bir öncelik sahibi olduğunu göstermekte iyi bir örnektir.
  • SORU: İsa’nın, insanoğlunun günahlarını bağışlamak için insan kılığında dünyaya inmesi inancı tanrının insana duyduğu sevgi olarak yorumlanıyor Hıristiyan inancında. Daha önce Platon ve Aristoteles’in tanrı yorumlarında tanrının dünyaya ve insana karşı bir ilgi beslediğini görmemiştik. Filozoflarla Hıristiyanlar arasındaki İsa ve mucizeleri tartışmasının kaynağı bu olsa gerek. İyice dine dönüşmeye başlamış Yeni-Platonculuk burada Hıristiyanlarla benzer tavır almaya mı başlayacaktır?
  • CEVAP: Hayır, Yeni-Platoncular tanrının evrene bir ilgi, inayet gösterdiğini kabul ederler fakat Hıristiyanlarda olduğu gibi evrene ve özellikle insana bir sevgi (aşk) beslemesi konusunda uzlaşmaları mümkün değildir. Yüce tanrı aşağılık bir yaratığa karşı sevgi ve aşk besleyemez. Bu ancak tersi şeklinde mümkündür. Böyle düşününce tanrının kirli insan bedeni suretine girmesi de saçma olmaktadır. Hem tanrının tarihin belli bir anında yaptığı bu yolculuk önceki insanlara karşı ahlaki bir ilgisizlik olarak da yorumlanmayacak mıdır?
  • Tanrının bu keyfi macerasını rasyonalize etmek kolay değildir. Hem bildiğimiz hiçbir şeye benzemeyen, her şeyin üstünde olan tanrı nasıl olur da çarmıha gerilerek acı çekebilir? İsa nasıl olur da babasına “Tanrım, beni niçin terk ettin?” diyecek bir duruma düşebilir. Kimin için? Aşağılık insan için mi?
  • Filozoflar bu Hıristiyan düşüncesini kabul etmekte isteksizliklerini sürdüreceklerdir. Bundan başka bazı felsefi problemler konusunda da uzlaşmazlar. Ama toplamak gerekirse Plotinos genel olarak Hıristiyan düşüncesine karşı olmakla beraber tanrının ve evrenin özellikleri gibi bazı konularda uzlaşır gibi görünmektedirler. Doğrudan bir etki olduğuna dair bir şey göremiyoruz zira Hıristiyan felsefesi henüz çok yenidir ve önemli kuramcılar sonraki yüzyıllarda ortaya çıkacaktır.

PLOTİNOSÇULUK NEDİR?

  • Plotinosçuluk, Plotinos’un kendisinin de belirttiği gibi Platonculuktur. Yine de temelde aynı felsefe üzerinde yükselse de birçok farklılıkları bulunmaktadır.
  • Plotinos felsefesinin temel farkı onun felsefesinin özü ne metafizik, ne epistemoloji ne de ahlaktır; o bir kurtuluş öğretisidir. Felsefenin tüm dalları da bu amaca hizmet etmek amacıyla kullanılır.
  • SORU: Yaptığı bir çeşit mistisizm olan Plotinos’a filozof demeyecek miyiz o zaman?
  • CEVAP: Hayır, o kullandığı yöntemler itibariyle elbette filozoftur fakat felsefeyi kendi uygun bulduğu amaçla kullanır. Plotinos öncesi ve sonrası da felsefe ile ilgili farklı yöntemlere şahit olmuştuk. Esasen “Felsefe nedir?” sorusunun çok farklı cevapları olmasının sebebi de budur. Filozofların yaptığı şey farklı olunca tanımlar da farklılık gösterir. Evet, Plotinosçuluk mistisizmdir ama onun mistisizmi felsefiktir. O kurtuluşu bir takım ezoterik bilgi ve pratiklerde aramaz.
  • SORU: Plotinos nihai gerçekliğe akılsal bir şekilde ulaşıldığını mı söyleyecek bize? O zaman buna mistisizm dememiz zorlaşmayacak mı?
  • CEVAP: Plotinosçulukta nihai gerçekliğe tümüyle akılsal yolla da ulaşılmaz çünkü varlık veya tanrı akıl üstüdür ve akıl ona ulaşamaz.
  • SORU: Bu varlığa ampirik olarak da ulaşamayacağımıza göre geriye hangi seçenek kalıyor?
  • CEVAP: Sezgi. Tanrıya ulaşmak, onun birleşmek sezgisel bir görüyle, temaşayla, Pythagorasçı anlamda theoria ile mümkün oluyor. Böylece o felsefeyi bir tür tinsel ve mistik deneye dönüştürür.
  • Varlığın ve bilginin sırf kendisi için istenmesi artık söz konusu değildir. İstenen şey Hallac Mansur gibi tasavvufçuların dile getirdiği tanrıyla birleşme, onun birliği içinde erimek ve yok olmaktır. Plotinos bu amacı gerçekleştirmek için gerekli metafiziği ve rasyonel bir varlık tasavvuru oluşturduğu için ona filozof diyoruz.
  • Plotinos’un bu felsefe yapma tarzına veya türüne mutlak idealizm veya mutlak spritüalizm denir. Plotinos varlığın veya gerçekliğin yalnızca ruh veya tin , yani maddedışı bir töz olduğunu ileri sürer. Madde onun için ruhun veya tinin mutlak yokluğa gitmeden öncesi son aşamasıdır.
KAYNAK: İlkçağ Felsefe Tarihi 5. Cilt - Ahmet Arslan

Etiketler:.

Rate it
Önceki bölüm

Yorumlar

Henüz yorum yapılmadı.

Bir Yorum Yazın

Mail adresiniz burada gösterilmeyecektir. Zorunlu alanlar * ile işaretlenmiştir.